Ben akrabalarımın çoğunu hiç sevmiyorum. İstiyorum çoğuyla görüşmeyelim,onlara gitmeyelim,onlar da bize gelmesin. Özellikle de onlar bize gelmesin.
Çünkü geldi mi gitmek bilmiyorlar,kız çocuğu olduğumuz için de bizi uşak yerine kullanıyorlar.
Şimdi çay koyuyoruz bunlara(Çayı da hiç sevmem,kokusundan nefret ederim). Çay döküyoruz ya,babamın da sinir olduğum bir huyu var. Çay ocakta dursunmuş,sıcak kalsınmış. Sanki hemen soğuyor. E tabi hizmet eden o değil.
E dolayısıyla mutfağa gidiyoruz çay koymak için. Arada ablam,annem,ben. Kime denk gelirse.
Şimdi diyelim ki yengeme çay koydum,tam getiriyorum;eşi de çay istiyor. E madem çayın az kaldı. İnsan gibi hzılıca iç de senin çayında getireyim di'mi? Aaaa ama biz kızız,sohbete katılmayız;uşaklığı severiz.
Bir de biz onlara gidersek,ben çoğunlukla gitmiyorum. Öyle bir seçeneğim.
Çocukları da bir itici çoğunun. Benim odama ders çalışırken bile geldiği oluyor. Bilgisayar var ya. Ya nefret ederim bilgisayarımla başkasının oynamasından. Telefon ile bilgisayarım değerlidir benim. Açıkçası çoğu eşyam değerlidir. Yalan değil. Çünkü ben her şeye para vermem,çok beğenirsem alırım,o da değerli olur benim için. Çünkü dediğim gibi çok beğenmişimdir.
Ancak,telefonumla bilgisayarımın karıştırılmasından nefret ederim.
Sonra çoğu akrabam kendini çok över. Çok da büyük başarısı olmayan çocukları birden bilim adamı olurlar.Çoğu insanın sevmediği özellikler listesinden üst sıralardaki yerine kaptırmaz bu.
Açıkçası ben çok büyük bir başarıya ulaşsam,onları ancak bunu nasıl başardığım ilgilendirir. İşin sevinç yönü değil yani.
Yıllardır benim modayla ilgili bir iş yapmak, bu bölümü okumak istediğimi bilmeyen yok. Öyle ki çok samimi olmadığım insanlar bile bilir bunu. 4. sınıftan beri bunu istiyorum. Ne oldu? Hiçbir şey. Şu an okuduğum bölümden nefret ediyorum. Ve nasıl modayla ilgili bir iş yapacağım bilmiyorum. Umudum az olsa da sevgim çok olduğundan vazgeçemiyorum.
İkide bir okulla ilgili soru soruyorlar. Ve ben asla mutlulukla yanıtlamadım sorularını. İnsan ol,iki dakika da düşün üzüldüğümü,kapa çeneni. İşte nerede onlarda o düşünce? çünkü gerçekten o an kibarlık falan olsun diye rol yapmıyorum. Sıkıldım bu sorulardan. Kaldı ki yüzüm değişmişse konuyu bilmesen bile bir şey olduğunu anlaman gerek.
Yani mutluluğumu da düşünmez onlar.
Anlamıyorum,öyleyse görüşmeyin. Yani iticiliklerini daha iyi görmek için mi bu görüşmeler?
Sevmiyorum işte ben. Cıvık muhabbetler,yapmacık sevinçler,kendini övmeler...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder